Özledim oysa
Lise 2.sınıftayım. Aylardan Mayıs. Hafta başı yani pazartesi sabahı okul müdürümüz sonu
gelmeyen nutuk konuşmasında, yaz uygulamasına geçtiğimizi söyledi. O yüzden artık gömlek
giymek ve kravat takmak zorunda değiliz. Üstümüzde beyaz bir lagos ve pileli eteklerimiz.
Sabahın nurunda binmişim servise. Ökkeş amca açmış yine radyoyu, en arkadaki
koltuğumda yer yer zıplayarak dinliyorum şarkıları.
İlk dersimiz tabi ki İngilizce, Kendi alanımı seçmişim artık dil sınıfındayım. Yıllarca maruz
kaldığım matematikten kurtulmuşum, bir türlü çözemediğim geometri ve fizik sorularıyla
vedalaşmışım. Sevdiğim derslerle dolu bir gün: İngilizce, Tarih, Edebiyat, Almanca ve Beden
Eğitimi.
İngilizcenin dilbilgisine dalmışız. Öğretmen kurallara boğuyor bizi, dikkatle dinleyip, not
alıyoruz ee malum üniversite sınavı var seneye.
Tarih öğretmenimizle Osmanlı Devleti’nin destansı yıllarında dolaşıyoruz. Bazen öğretmen
söylüyor, biz yazıyoruz. İlla öğretmenin hızına yetişemeyen biri çıkıyor, kadıncağız 5 kere
tekrar ediyor bir cümleyi. İki nokta üst üstesine virgülüne kadar söylüyor. Edebiyat dersinde
kitaptan bir okuma parçasını yüksek sesle okuyoruz sırayla sonrada bir cümleyle özetliyoruz
ana fikrini.
Sabah saatlerindeki dersler bitmiş, öğle arası sohbetindeyiz sınıfta arkadaşlarla. Kimi
çözemediği soruları soruyor birbirine, kimi müzik dinliyor, kimi bir öğretmenin taklidini
yapıyor, gülme sesleri yükselince nöbetçi öğretmen sınıfın önünden geçerken bir bakış atıyor.
Almanca dersinde şu artikeller başa bela resmen. Her kelimenin başına yok der yok die yok
das gelecekmiş. İngilizce defterimden daha çok not alıyorum Almanca defterime. Her dilin
kendine göre bir mantığı vardır diyerek öğrendiğimiz kelimeleri tabi ki artikelleriyle birlikte
içimden tekrar ediyorum, ah bi de okuyabilsem��
Teneffüs arasında sayısal sınıfındaki arkadaşlarımın yanına gidiyorum. Doldurmuşlar yine
tahtayı geometri sorularıyla. Soruyu çözmek için ekstra çizdikleri açılar kırımızı tebeşirle tabi.
Büyük bir zevkle tahtayı silmeye başlıyorum, kırmızı tebeşir çıksın diye de bastırıyorum.
Son dersimiz beden eğitimi. 1 saat ders işledik, voleybolun kurallarını. 1 saat öğretmen
bizi serbest bırakıyor. Kantinde sıra yokken yazın ilk dondurmalarını alıyoruz . Teneffüslerde
kantinden bir şeyler alabilmek için birbirimizi eziyoruz yoksa. Bahçede birkaç tur atarak
yiyoruz. Sonra okul üniformasını giymek için soyunma odasına geçiyoruz. .’Zaten beden
eğitimi son dersti, eve gideceğiz yani, niye tekrar giyiniyoruz ki’ diyerek söyleniyoruz. Okul
çıkışı İstiklal Marşı’nı da okuyup, servislere dağılıyoruz.
Sabah uyku mahmurluğuyla konuşamamanın acısını çıkıyoruz servistekilerle. Okulda şu
oldu bu oldu derken evin önüne varıyoruz. Annem, geliş saatimizi bildiği için çıkmış balkona.
Üstümüzü değiştirip biraz dinlenmeye geçiyoruz. Kızartma kokuları geliyor mutfaktan. En
sevdiğim domates soslu patates ve patlıcan kızartması. Yemek esnasında herkes okulda
yaşadıklarını anlatıyor.
Günlerden Cuma, o yüzden bugün ders çalışmayacağım. Biraz kitap okuyorum biraz
kardeşlerime sataşıyorum. Beyaz Show’un sesini duyunca geçiyorum televizyon karşısına.
Bugünkü konukları ‘Hepsi Grubu’. Bu müzik grubu hem şarkı söylüyor hem de dans ediyorlar.
Dinlemeye ve izlemeye doyamıyoruz.
Sabah erken kalktığım için programın sonunu getiremiyorum, koltukta uyuyakalmışım.
Annemin sesiyle irkiliyorum, sallanarak ranzama çıkıyorum.Lise 2.sınıftayım . Aylardan Mayıs.
Günlerden Cuma. Yarın güzel bir kahvaltı yapacağımı düşünerek dalıyorum uykuya. O günleri özledim oysa